Halitozis – Ağız Kokusu

Halitozis, ağız kokusu, nefes kokusu, çürük nefes kokusu ya da en yaygın anlamıyla nefes kokması, verilen nefeste başkaları tarafından fark edilen hoşa gitmeyen kokuları ifade eder. Hem kişisel hem de toplumsal anlamda önemli olan halitozis, bazı durumlarda halitofobi adı verilen psikolojik durumlara yol açmaktadır. Günümüzde diş doktoru ziyaretlerinin 3. sık sebebidir.

Halitozis’e ne sebep olur?

Ağız mukozası, dil, dişetleri ve tükrük çok sayıda bakteri içerir (Streptokoklar, havasız ortamda üreyebilen bakteriler ve hidrojen sülfür (H2S) üreten bakteriler).Halitozis ağızda bulunan bakterilerin H2S içerikli ürünlerinden ortaya çıkmaktadır.

Sindirimi ağızda başlayan proteinlere ait parçalanma ürünleri ağızda birtakım bakteriler tarafından parçalanarak ortamdan uzaklaştırılır ve hastalık etkeni olan mikroorganizmaların kolonizasyonu önlenmiş olur. İyi ağız hijyenine sahip bireylerde H2S üreten bakteri popülasyonu azınlıkta iken kötü ağız hijyeni sonucu uçucu sülfür bileşiklerinin miktarında (volatile sulfur compound: VSC) artış gözlenmiştir.

Halitozise sebep olan başlıca sülfür bileşikleri:

  • Hidrojen sülfit (H2S)
  • Metil merkaptan (CH3SH)
  • Dimetil sülfit (C2H6S)

Ağız içindeki bazı kimyasal maddelerin yaydıkları kokular

Tüm ağız kokuları muhakkak surette patolojik bir sebebe bağlı olmazlar. Bazen normal vücud işlevlerimizin bir sonucu olarak da ağız kokusu oluşabilir. Böylece halitozis, fizyolojik ve patolojik olmak üzere ikiye ayrılabilir.

Fizyolojik Halitozis

Açlıkta ve beslenme alışkanlığına bağlı olarak yemeklerden sonra fark edilen ağız kokusudur. Yüksek protein içerikli; kırmızı et, balık, peynir ve süt ürünleri gibi gıdalarla bakterilerin etkileşmeleri sonucunda oluşur.

Soğan, sarımsak, turp gibi koku üreten yiyecekler ve bazı baharatlar da nefesi olumsuz etkiler. Bunun sebebi bu tip gıdaların ağız kokusuna sebep olan bakterilerin ürettiği uçucu sülfür içeriklerini kendi bünyelerinde taşımalarıdır.

Alkol, kimyası gereği dokulardan su çeker. Susuz kalan ağızda da ağız kokusu oluşur. Sigara doğrudan veya yol açtığı diş ve dişeti hastalıkları nedeni ile halitozis sebebidir. Fizyolojik halitozis; etkili bir ağız hijyenine derhal cevap verebilen tip ağız kokusudur

Patolojik halitozis

Ağız kokusunun bu çeşidi, vücudun normal işlevlerinde ortaya çıkmayan, yolunda gitmeyen bir faktöre bağlı ağız kokularıdır. Ağız içi ve ağız dışı sebeplere bağlı olabilirler.

Ağız içi sebepler arasında;

  • Diş hastalıkları: Kötü ağız hijyenine bağlı olarak gıda artıkları ya da çürükler ve hastalıklara bağlı oluşur.
  • Dilin özellikle arka tarafında oluşan hücre artıkları ya da bakterilere bağlı oluşur.
  • Ağız kuruluğu: Tükrüğün azalması ve ağzın kendini temizleyememesi sebebiyle bakteri birikimi sonucunda oluşur.
  • Ağız mantarları: Normalde ağız florasında da bulunan, çeşitli sebeplerle dokuya girerek hastalık oluşturan etmenlerdir.
  • Ağız kanserleri: Kanser sonucunda ortaya çıkan ölü dokular, ikincil enfeksiyonlar sebebiyle oluşurlar.

Ağız dışı sebepler arasında;

Burun ve paranazal sinüs hastalıkları: Sinüs hastalıklarında geniz akıntısının iltihap kokusu nedeni ile olur. Burun orta kemiğinin eğikliklerinde ve burun tıkanmalarında da ağız hijyeni bozularak halitozis oluşabilir.

Yabancı cisimler: Birçok yabancı cisim kaza eseri buruna içine kaçmış ve uzun süre ihmal edilip kalmış olabilir. Özellikle çocuklar ve zihinsel engelli hastaların değerlendirilmesinde yabancı cisimler akla getirilmelidir.

Bademcik hastalıkları,

Alt solunum yolu hastalıkları,

Sindirim sistemi hastalıkları: Reflü, mide fıtığı gibi yemek borusunda tıkanıklığa sebep olabilen durumlarda sindirim hareketlerinin azalmasına bağlı olarak halitozis oluşur.

Sistemik/Metabolik hastalıklar: Şeker hastalığı, Kronik böbrek yetmezliği, Hormonsal bazı bozukluklar, Bazı kan hastalıkları, Bazı genetik anomaliler.

İlaçlar: Antihistaminik, antipsikotik, antidepresan, antihipertansif, antikolinerjik, diüretik ve narkotik grubu ilaçlar da dolaylı da olsa ağız kokusuna sebep olabilirler.

Bu ana iki grubun yanı sıra bazı hastalar başkalarının fark etmediği ağız kokusundan şikayetçi olabilirler. Buna psikolojik halitozis adı verilir. Bazen bu inanç o kadar kuvvetli olur ki hayatlarını olumsuz yönde etkiler, depresif bir hal alırlar ve hatta intiharı bile düşünürler.

Halitozis nasıl tespit edilir?

Halitozis tanısında iki ana yöntem uygulanır. Bunlardan birincisi, hisse dayalı “organoleptik” metoddur. Hastanın nefesi doktor tarafından 0-15 cm mesafeden koklanır. Başka bir usül ise kokunun dilden kaynaklı olup olmadığının değerlendirilmesi amacıyla dil sırtının plastik bir kaşık vasıtasıyla kazıma yapılması ve koklanmasıyla tespit edilir. Bir diş ipinin diş aralarından geçirilmesi ve 3 cm mesafeden koklanması başka bir yöntemdir.

Hislere dayalı olmayan profesyonel yaklaşımda ise;

Halimetre: Nefesteki sülfür içerikleri tespit etmekte ve halitozisin teşhis ve tedavisinde önemli rol oynamaktadır. Ağız kokusuna yol açan gaz bileşenlerini çok hassas olarak tespit eder.

Elektronik burun: Halen geliştirilme aşamasında olan bu cihaz, tanımlanamayan uçucu gazları tespit edebilmektedir.
Gaz kromatografisi: Dijital olarak üç ana ağız içi sülfür bileşiğini tespit eder.

BANA testi: Halitozisten sorumlu bazı bakterilerin enzimlerinin tükrükteki miktarını saptar.

β-galactosidase testi: Bu enzimin tükrük seviyelerinin ağız kokusu ile ilişkili olduğu gösterilmiştir.

Tedavide neler yapılabilir?

Halitozisin %90 oranında ağız kaynaklı olduğunu bilindiğine göre, tedavide öncelikli olarak iyi bir ağız hijyeni elde edilmelidir. Dilin mekanik temizliği, günlük yapılan oral hijyen işlemleri ve ağız kokusunun tedavisi açısından önemlidir. Fırça dışında piyasada bulunan değişik dil kazıyıcıları da kullanılabilir.

Ağız solüsyonları ve gargaralar için en ideal kullanım zamanı yatmadan az öncedir. Bunun sebebi tükrük aktivitesinin ve yıkama işlevinin uyku sırasında azalması sebebiyle, solüsyon ve gargara artıklarının ağızda daha uzun süre kalarak etki göstermesidir.

% 0,2’ lik klorheksidin içerikli gargaraların ekspirasyon havasındaki uçucu sülfür bileşiklerini, organoleptik ve kimyasal ölçümlerle % 50 oranında azalttığı gösterilmiştir.

Eğer ağız kokusu şikayetiniz varsa, doktorunuza müracaat etmeniz tedavinizi başlatan en önemli adım olacaktır.